Tatlı: Mutluluk Kaynağı mı?

Hava yağmurlu ve kasvetli. Ne işiniz var ne de bir sevgiliniz. Televizyonda da iç karartıcı haberler. Ne yaparsınız?

a) Oturup halinize ağlarsınız.
b) Kitap okuyup kafanızı dağıtırsınız.
c) Hem mutfağa koşup buzdolabının önüne kurulur ve 1 kavanoz nutellayı yersiniz.

Eğer cevabınız C ise yanlış yoldasınız demektir.

Sadece kadınlara özgü gibi bir durum gibi gözükse de tatlı yeme isteği her yaştan ve cinsiyetten insanda olabilecek olağan bir durumdur. Nedeni ise her zamanki gibi HORMONLARIMIZ!

Genelde çoğu şeyi genetiğe veya hormonlara bağlarız ama bu durum gerçektende hormonal bir durum ve kaynakları ise SERETONİN ve ENDORFİN adlı iki nörotransmitter (beyindeki sinyalleri ileten kimyasallar) maddedir.

Seretonin

Seretonin salınımında kendimizi huzurlu ve dingin ayrıca tok hissederiz. Bazı zayıflama ilaçlarının seretonin salınımı uyarıcı etkileride bulunmaktadır.

Seretonin düzeyinin düşüşü ise depresyona ve açlık krizlerine neden olabilmektedir.

Karbonhidrattan zengin besinler tüketildiğinde triptofan adlı aminoasit konsantrasyonu artar ve bu da seretonin salımını uyarır. Böylece kendimizi stresten arınmış, huzurlu ve tok hissederiz. Yani stresli durumlarda karbonhidrattan zengin besinlere yönelmemiz bir tesadüf değil!

Ayırca kadınlarda PMS denilen regli öncesi dönemde artan tatlı yeme ihtiyacı da bundan kaynaklamaktadır. Bu dönemde östrojen düzeyi düşerek progsteron düzeyi yükselir buda seretonin azalmasına neden olmaktadır.

Endorfin

Endorfin en çok bilinen adı mutluluk hormonudur. Ayrıca doğal bir uyku ilacıdır ve ağrıların azalmasına yardımcı olur.

Bazı araştırmalar endorfinin, yağ ve şeker içeriği yüksek besinlerde tüketildiğinde daha fazla salındığını belirtmiştir.

Mevsimsel değişikliklerin ruh halinde değişiklikler yarattığı bir gerçek. Özellikle kış aylarında yine kadınların oldukça yaşadıkları kilo alma durumu da yine güneş ışığının azalması ile seretonin düzeyinin düşüşünden kaynaklı karbonhidrata yönelmeden kaynaklanmaktadır.

Seretonin ve endorfin düzeylerinin düşüşüne bağlı tatlı besin tüketimi aslında kısır bir döngüdür. Genelde tercih edilen karbonhidrat çeşidi basit karbonhidrat (şeker gibi içerisinde lif olmayan) türevleri olduğu için kan şekerinde ani yükselme ve insülin salınımı ile kan şekerinde düşüş ve bunun ardından yine nörotransmitterlerde azalma ile şekerli besin tüketimi şeklinde devam eder.

** Unutulmaması gereken basit karbonhidratların kan şekerinde ani yükselme ile birlikte pankreastan insülin salınımı uyardıklarıdır. Ne kadar hızla yükselirse o kadar da hızla düşerler ve açlık hissi ortaya çıkar.

Siz siz olun beyninizin ? Evet o tatlıyı ye! Yede mutlu olalım!? sözüne inanmayın.

3 Comments Add yours

  1. ferulago dedi ki:

    Bir kaşık Nutella olsa? Tamam tamam diyetten sonra 🙂

  2. Restless Librarian dedi ki:

    Yazınız için teşekürler,
    yoğun ve stresli yaşıyotum. Yeme ve uyku düzenim sık sık sekteye uğruyor. Özellikle uzun toplantılar yaptığım dönemde tatlı yeme isteği duyuyorum. Bunun nedeni hem stress-mutsuzluk, hem de gerçekten kan şekerimin düşmesi olabilir.
    Bunun ayrımını nasıl yapabilirim?
    Ayrıca dönem dönem uzun çalışmak zorunda olan benim gibilere (yemek hazırlama hatta bazen yeme zamanımın bile olmadığını göz önünde bulundurarak) şekere saldırmak dışında ne önerirsiniz?

  3. özii dedi ki:

    Kesinlikle katılıyorum , benim de en zayıf olduğum konu bu. Tatlı olunca herşey durur. Ama artık dikkat etmeye başladım. Hep ye mutlu ol ama nereye kadar? O zaman da mutsuzluk beraberinde geliyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Protected by WP Anti Spam